(ANKARA) – CHP’nin düzenlediği 24 Saat Eğitim Maratonu’nun “Kapsayıcı Eğitim ve Özel Eğitim” başlıklı yirminci oturumu tamamlandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, “Ekonomik koşulları nedeniyle ailelerinin çalışma biçimleri, onların seyahat etmesini gerektiriyorsa eğer Türkiye’de her yıl bir milyon çocuk aileleriyle birlikte seyahat etmek zorunda kalıyorsa, demek ki bizim de bu çocukların ihtiyaçlarına uygun bir eğitim sistemi tasarlamaya ihtiyacımız var” dedi.
CHP’nin düzenlediği ve 24 saat süren Eğitim Maratonu’nun “Kapsayıcı Eğitim ve Özel Eğitim” başlıklı yirminci oturumu tamamlandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, bu oturumda yaptığı konuşmada ailesiyle birlikte seyahat etmek zorunda kalmaları nedeniyle eğitim hakkından yararlanmayan çocuklar için çözüm üretilmesi gerektiğine dikkati çekti.
“Sorun yokmuş gibi davranamayız”
Özçağdaş, şunları söyledi:
“Türkiye’nin çok ciddi bir çocuk işçiliği ve eğitim sorunu var. Çalışmak zorunda kalan çocuklar evrensel olarak kabul gören ve ülkenin iç hukuklarında da güvence altına alınan eğitim hakkından mahrum kalıyorlar. Eşit olarak yararlanamıyorlar. Çocuk işçilerinin bir bölümü de okullarını tamamen terk ederek eğitim hakkını hiç kullanmazken, bir bölümü de hem çalışmayı hem de eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Özellikle mevsimlik işçi çocuklar ki kapsayıcı eğitim açısından önemli bir konu. Türkiye’de bir milyona yakın çocuk işçi var, mevsimlik işçi var, mevsimlik ve tarımda bulunan çocuklar var. Bunlar aylarca okullarına gidemiyorlar. Maalesef okul ortamlarından uzakta kalıyorlar. Şu anda ülkemizde de bunlara sunulan çözümler sanki düzenli olarak yaşadıkları alanda hayatlarını sürdüren çocuklarla aynı koşullardaymış gibi çözümler üretiyor. Oysa bu çocuklara mobil çözümler üretebilmeliyiz. 86 milyonluk nüfusu olan dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan 1 milyon 200 bin öğretmeni olan bir ülkede eğer çocuklar ekonomik koşulları nedeniyle ailelerinin çalışma biçimleri, onların seyahat etmesini gerektiriyorsa eğer Türkiye’de her yıl bir milyon çocuk aileleriyle birlikte seyahat etmek zorunda kalıyorsa, demek ki bizim de bu çocukların ihtiyaçlarına uygun bir eğitim sistemi tasarlamaya ihtiyacımız var. Yani bu sorun yokmuş gibi davranamayız.”
“Devletin ayırdığı kaynakla ilgili sorunlar var”
Özçağdaş, konuşmasının devamında özel eğitim ihtiyacı olan çocukların problemlerine ilişkin şunları kaydetti:
“Türkiye’nin önemli sorunları var. Yönetim ve liyakatle ilgili sorunlar var. Personelle ilgili sorunlar var. Devletin ayırdığı kaynakla ilgili sorunlar var. Biz bugün itibariyle devletin ayırdığı bu kaynakların her geçen gün azalan kaynakların sadece artık bir noktadan sonra sadece kağıt üzerinde kalan hizmetler haline dönüştüğünü görüyoruz. Özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarımızın çok daha uzun süreli, çok daha farklı yaş gruplarıyla ve burada çalışan öğretmenlerin ve hatta özel sektördeki sorunların da fedakarlık yapmasını gerektirecek devam etmemeli. Bugün neredeyse özel eğitim aslında mevcuttaki özel eğitim kurumlarının ve o kurumlarda çalışan öğretmenlerin büyük fedakarlığıyla devam eder hale gelmiş durumda. Buradaki programların, denetimlerin, taşıma sorununun, beslenme sorunu ki bunların tamamı buradaki kurumlara edilmiş durumda. Bunların her birinin tek tek ele alınması gerekiyor. Velilerinden öğretmenlerine, idarecilerinden kurum sahiplerine kadar yapılması gereken çok sayıda konu var.”
“AKP iktidarında eğitim bir yap-boz tahtasına dönüştürüldü”
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, ise yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“İçinde bulunduğumuz dönemde AKP iktidarında eğitimin bir yap-boz tahtasına dönüştürüldü. Şu ana kadar 9 bakan değiştirildi. Her gelen bakan, bir öncekinin yaptıklarını ortadan kaldırıp eğitimi giderek çağdaş, laik, bilimsel eğitimden uzaklaştıran, çocuklarımızın eğitimde fırsat eşitliğine sahip olmasını engelleyen politikalar uyguladı. Dolayısıyla bugün gelmiş olduğumuz noktada ne yazık ki eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliği kelimelerini yan yana anmakta son derece zorlanıyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutladığımız bir dönemde halen ülkemizde karma eğitimi tartışmaya açıyorlar. Sadece mesele sadece soyadı tercihi değildir, aslında kadın erkek eşitliği meselesidir. Mesele Anayasaya sahip çıkma meselesidir. Mesele bir kadının kimliğine sahip çıkma meselesidir. Çünkü daha evlendiği günden itibaren kadın bir dayatmayla karşılaşmakta ve kocasının soyadını kullanmak zorunda kalmaktadır. Oysa ki Bu bir tercih olabilmelidir. Oysaki doğru olan ailelerin eşitlik anlayışıyla kurulmasıdır.”